İnsan arkada görülen bir salonda maç izlemek istemez mi?
Elbette ister.
Ama zihniyet.
Facebook’taki espiri gibi.
“Mars” denilince onlar su bulundu diye sevinirken, bizimkiler de “Nasıl koydum” diye böbürlenir.
Elbette arada fark çok.
Ama kardeşim, onca parayı sen cebinden mi veriyorsun ki, kimseye sormadan kendi kafana göre takılıyorsun.
Paraya da yazık.. Kötü yapılan salonda maç izleyemeyenlere de yazık.
14 milyon lira İstanbul Burhan Felek Salonu’nda batırıldı. Ne tribün düzeni var, ne soyunma odaları. Özetle doğru dürüst bir salon değil. Helalarda işemek için pisivar bile yok. Protokol Tribünü, seyirci ile içiçe. Yazık oldu 14 milyon liraya.
Hayatında salon görmemişlere salon yaptırılsa olacağı bu idi. Mehmet Atalay genel müdür iken yapımcı firma yöneticisine “Avrupa’ya gidip salon incelediniz mi” diye sorulan bir sorumuza verilen yanıt salonların hangi kafa ile yapıldığını gösteriyor:”Gitmeğe gerek yok. Sporların saha ölçüleri belli.”
Oysa, yeni yapılacak salonlar için proje yarışması yapılmalı ve o seçilen projenin maketi de uzun süre sporseverlerin görüşüne açık olmalı.
Ne oldu yangından mal kaçırır gibi “Biz yaptık oldu.”
İşte o zaman da böyle oldu.