Arkadaki ve yukarıdaki fotograflara dikkatli bakanız.
Ezeli rekabetin en üst seviyesindeki Galatasaray ile Fenerbahçe voleybolculara maç öncesinde sarmuş-dolaş.
Ya tribünler.
Tribünler ateşten barut.
Son Fenerbahçe-Galatasaray maçında sarı-lacivertli tribünde “KÜFÜR” başladı. Ancak kalabalık “Küfür yok” deyip doğru olanı yaptı.
Ancak, maç yenilgi ile sonuçlanınca yine küfür, yine hakaret.
Saha içine baktığımızda tam bir arkadaşlık hakim.
Önceleri “Onlarla konuşmayın” diyen fanatik yöneticiler de azalıyor.
Seyircilerde az da olsa, bir voleybol izleyicisi olma hamlesi var.
Temennimiz sahadaki oyuncuların formaları ne olursa olsun, yapılan uğraşa saygı gösterilmesi.
Her kulübün seyircisi “KÜFÜR” denilen illetin peşinden gidiyor.
Ancak, küfürbazların kendi takımlarının oyuncularının da rahatsız olduklarını çok iyi bilmesi gerek.
Voleybolda elbette olmasın. Salon spor çünkü.
Futbolda olsun mu.
Asla.
Sporda ileri gitmiş ülkelerde “KÜFÜR” nedir diye bilen yok.
O nedenle gönül verdiğimiz renklerin sporcularına küfürsüz sahip çıkalım.
Sporda yenmek de var, yenilmek de.
Yenilince dünyanın sonu da gelmiyor.
CENGİZ TOKGÖZ