Herkes Filenin Sultanları’nı yazarken, Türkiye’nin en iyi araştırmacı yazarı Soner Yalçın VOLEYBOL yazdı.
Soner Yalçın’ın Sözcü Gazetesi’ndeki küşesindeki yazısı şöyle:
Voleybolun isimsiz kahramanları… Nazım Hikmet’in oğlu
Futbol sevdalısıydı uğrunda verem olacak kadar.
Annesi Piraye çok kızdı; cezaevindeki Nazım Hikmet ile mektuplaşmasını şart koştu. Böylece, Zola, Balzac, Dostoyevski, Gorki gibi yazarları okumaya başladı.
Ama futboldan kopmadı.
Futbol oynamayı sağlığı sebebiyle 1945’te ve futbol seyirciliğini Metin Oktay’ın 1969’da sahalardan ayrılmasıyla bıraktı.
İstanbul Altunizade semtinde boş arsalarda top oynayan çocukları seyreder oldu sadece. Canı sıkılıyordu; mahalleliler tarafından çocuklar azarlanıyor, dövülüyordu.
Çocukların sporcu gibi spor yapmaları için hepsini bir kulüp altında topladı: Altınyurt Gençlik ve Spor Kulübü…
İdmanları, ünlü İngiliz antrenör Walter Winterbottom’un “Soccer Coaching” adlı kitabına göre yaptırdı. Ki “yansıtma paslı futbol” çalışmalarından geçen çocuklar birkaç yıl içinde başarılı oldu. Ancak:
Koşuyolu takımıyla yapılan maçta konuk takım seyircileri Altınyurtlu futbolculara saldırıp, maç karakolda bitince çok sevdiği ve emek verdiği futbol şubesini kapattı. Çocukları Galatasaray takımına verdi…
***
Hayatından futbolu tamamen çıkardı.
Kendini, şiddete kapalı, tek uygar grup sporu olan gördüğü voleybola verdi.
1960’larda voleybolda Romanya fırtınası esiyordu. Rumen antrenör Gabriel Cherebetiu’nun voleybol kitabı okuyarak işe başladı. Ardından Japonya, ABD, Kanada, Çekoslovakya ve Sovyetler Birliği antrenörlerin kitaplarını getirtti.
Türk sporcuların boyu kısalığından dolayı file önü hareketliliğini öne çıkaran hızlı-aldatmacalı “Asya ekolünü” benimsedi.
Türk voleybolunun yüksek paslardan, yatık, alçak, kısa, çabuk paslara geçiş dönemini başlatan öncülerden oldu. Ve:
Büyük paralar ile kurulmuş dev takımların arasında amatör bir semt takımının başarısı gazetelere haber oldu. Deplasmanlı lige yükseldiler…
Altınyurt’taki başarısı ardından önce İstanbul genç erkek karmalarının, sonra da genç milli takımın başına getirildi. Almanya Mannheim turnuvasında erkek genç milliler birinci oldu…
Sadece pratikte değil voleybolun teorisine yazdığı “Voleybol” kitabıyla katkıda bulundu. Anadoluhisarı Gençlik ve Spor Akademisi’nde öğretim görevlisi olarak ders verdi.
O…
Spor camiasında Mehmet Bengü ve edebiyat dünyasında ise Memet Fuat diye tanındı. Asıl ismi Mehmet Fuat Engin Bengü (1926-2002) idi.
***
Oğlu Kenan Bengü’yü de voleybolcu olarak yetiştirdi.
Bugün genç sporcularına örnek olması için, milli voleybolcu oğluna yazdığı mektubu özetlemek isterim:
-“Sevgili Kenan, birkaç kez seni nasıl yetiştirdiğimi sordular bana. Demek ki birileri bu işin antrenörlükle ilgili bir ‘giz’i olduğunu sanıyor. Ama bol bol bilgisizlik var. Araştırmaz, aramaz, öğrenmezseniz iş ister istemez ‘giz’ niteliğine bürünüverir. İnsanlar sever böyle ‘gizemli’ şeyleri…
Oysa çağdaş voleybolda pasörün nasıl oyuncu olması gerektiği, seçerken de, geliştirirken de nelere dikkat edileceği kitaplarda açık açık yazılıdır…
Anlayış, düşünüş benzerliklerinin ötesinde, başarıyı etkileyen pek çok şey var. Algılama gücünden başlar, uygulama yetenekleriyle biçimlenir, aynı eğitim sonunda değişik nitelikli pasörler ortaya çıkar…
‘Ben de yapabilirim, bende o düzeye çıkabilirim’ diye düşünmek, yani insanın kendisine güvenmesi, çalışmalarının doğru yolda olduğuna inanması çok önemli…
Sen algılama gücü yüksek, yetenekli, adalelerinden çok beynine yaslanarak oynayan voleybol öğrencisiydin, ben ise ustalık dönemine ulaşmış voleybol öğretmeni…
Bilirsin, ben şiiri severim. Her şeyin altında şiir tadını, şiir inceliğini ararım. Senin voleybolundan da bu tadı almışımdır hep. Sevgiler, güzel oğlum…”
Sadece edebiyata değil, Türk sporuna katkıların için de teşekkürler Memet Fuat.
Soner Yalçın
Odatv.com